(Kekemelik, Hızlı Bozuk Konuşma vb.)

KEKEMELİK NEDİR?

Kekemelik, genellikle 3-8 yaşlar arasında başlayan konuşmanın akış ve ritminde istemsiz kesintilerle karakterize, sebebi bilinmeyen ve sıklıkla ergenlik öncesi dönemde iyileşebilen bir akıcılık bozukluğudur.

Kekemelikte sesleri uzatma, duraklamalar, ses ve hece tekrarları, ünlemlemeler görülmektedir. Kelimeleri gergin söyleme, söylenmesi zor olan sözcükler yerine başka sözcükler kullanma isteği gibi psikolojik, fizyolojik ve nörolojik ritim bozuklukları ile ortaya çıkmaktadır. Bunlar kekemelik için zemin hazırlayan durumlardır.

Bazı durumlarda belirgin sekonder davranışlar görülmektedir. Bunlar yüz ve vücut hareketleri olabilmektedir. Örneğin, ayaklarını sert bir şekilde yere vurma, göz kırpma, tikler, kafa hareketleri, nefes alma düzensizlikleri, elini dizine vurma vb. davranışlardır. Bu sekonder davranışlar konuşma çabasını artırmak için yapılmakta ve daha önce konuşmaya yardımcı olmada yardımcı olduğu düşünülerek sürekli tekrarlamaya çalışılmaktadır.

Kekemeliğin şiddeti bireyin içinde bulunduğu duruma göre değişir. Korku, kaygı, utanma ve gerginlik gibi durumlarda artarken şarkı söyleme, fısıltılı konuşma, cansız varlıklar ve evcil hayvanlarla konuşmada ortadan kalkabilir. Kekemelik, akademik başarı, mesleki başarı ve iletişimi olumsuz etkilemektedir.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kekemeliği, bireyin ne söylemek istediğini bildiği halde, konuşma akışını sağlayamadığı istem dışı bir bozukluk olarak tanımlamaktadır.

Kekemeliğin Tanı Ölçütleri

Amerikan Psikiyatri Derneğine (APA) göre kekemelik tanı ölçütleri (23,26);

Konuşmanın akıcılığında ve zaman paterninde aşağıdakilerin bir veya birkaçının birlikte gözlenmesi olarak tanımlanmaktadır.

  • Ses uzatmaları,
  • Bloklamalar,
  • Ses ve hece tekrarları,
  • Tek heceli sözcüklerin tekrarı,
  • Tamamlanmamış sözcükler,
  • Dolaylı anlatım,
  • Ünlemleme,
  • İşitilebilir ya da sessiz bloklar,

Fiziksel gerilimle üretilen sözcükler

Erken Evre (Primer) Kekemeliğin Terapisi

Bir çocuğun doğal oyun ortamında 1000 kelimede 50 veya daha fazla kelimede takılmaları oluyorsa kekemelikten bahsedilebilir ve Dil Konuşma Terapisi ile terdavi edilmesi gerekmektedir.

Kekemelik, başlangıç döneminde kelime ve durum korkusu ortaya çıkmadan tedavi edilirse kolayca düzelebilir. Bu durum kendiliğinden de gelişebilir veya uzman bir dil konuşma terapisi desteği ile düzelebilir. Erken evre kekemeliğin terapisinde PFAGH şeklinde kısaltılan emosyonel problemlerin ortadan kaldırılması veya azaltılması gerekmektedir.

1- P ( Penalty – Ceza ) Kekemeliğin erken evresinde anne-babanın cezalendırıcı tutumunun ortadan kaldırılması gerekmektedir. Anne ve baba başta olmak üzere çocuğun çevresindeki kişilerin, çocuğu dinlerken duraklama, tekrar ve uzatma gibi akıcılığı bozan problemler karşısında sabırlı ve hoşgörülü olması gerekmektedir. 

2- F ( Frustration – Engelleme, Hayal Kırıklığı ) Çocuğun isteklerine karşı çıkılması onu hayal kırıklığına uğratır. Çözüm için ebeveynin, çocuğu hayal kırıklığına uğratacak davranışlardan mümkün oladuğu kadar kaçınması, çocuğun buna karşı toleransının empati vaya adaptasyon yoluyla artırılması gerekir.

3- A (Anksiyete – Sürekli, Aşırı ve Durumla Uygun Olmayan Bir Endişe Durumu ) 

4- G ( Guilt – Suçluluk Duygusu, Utanma ) 

5- H ( Hostility – Düşmanlık )

Çocuğun anksiyete, utanma ve düşmanlık gibi duygularının etkisinden kurtulabilmesi için bu duyguların açığa vurulmasına imkan verilmelidir. Bu problemlerden kurtulmak için de  uzman bir psikologdan psikoterapi alınması gerekmektedir. Bu uzman desteği sayesinde davranış bozukluğu sayılabilecek olan bu problemler daha hızlı bir şekilde çözüme ulaşabilmektedir.

Kekemelik Terapilerinde Kullanılan Bilimsel Yöntemler

Kekemelik terapilerinde kullanılan yöntemler terapi için çok önemli bir konuma sahiptir. Bu alandan bilgi ve yetki sahibi uzmanlarca belirlenen ve belirli kurallara sahip bu yöntem ve teknikler bilimsel olarak ispatlanmış ve bilim camiası tarafından kabul görmüştür. 

Kekemelik terapilerinde uygulanması gereken yöntem süreçlerinde, ilk önce bireyle görüşülerek onun psikolojik durumu hakkında bilgi edinilir. Kekemeliğin altında yatan psikolojik, nörolojik ve kalıtsal faktörler hakkında bilgi sahibi olduktan sonra bu bilgiler ışığında kişiye özel terapi programları hazırlanır ve en az haftada bir seans ( 45 dakika ) olmak kaydıyla bu alanda uzmanlığını almış Dil ve Konuşma Terapisti, Dil Konuşma Patoloğu veya Konuşma Ses Bozuklukları Uzmanı tarafından bireysel (bire bir) olarak uygulanır. 


Çocuklarda görülen kekemelik, blok ve tutuk konuşma durumlarında çocuk, düzgün konuşması için sürekli zorlanmamalı, konuşurken sabırla dinlenmeli, konuşması kesilmemeli; zaten kolaylıkla oluşan yetersizlik duygusunu pekiştirici tutumlardan (alay etme, utandırma, zorlama gibi) kaçınılmalıdır. 
 

Modifikasyon Tekniği (Modification Technique)

Bu terapi tekniğinde; kekemeye, kekemeliği ve verdiği tepkileri değiştirmesi konusunda yardım edilir. Bu çeşitli yollardan yapılabilir. Örneğin terapist hastasına hissettiği gerginliği, acele ettiğinden oluştuğu v.b. anlatır. Kekemeye çok rahat olmasını, kolay ve açık bir tavırla konuşmasını öğretir. Bu terapi tipine en iyi örnek C. Van Riper’in (1973) ileri düzey kekemelerdeki uygulamalarıdır. Van Riper kekemeye; akıcılığı düşünmeyip; akıcı kekelemeyi öğretmiştir.

Kekemeliği modifiye etmeye yönelik olan bu tedavi yaklaşımı; MIDVAS şeklinde kısaltılan altı aşamadan oluşmaktadır.


Van Riper Tekniğinin Aşamaları

  • Motivasyon
  • Idantifikasyon (Bilgilendirme)
  • Desansitizasyon (Duygusal Dayanikliligi Artirma)
  • Varyasyon (Duygusal Faktörlere Farkli Tepkiler Verme)
  • Aproksimasyon (Kekemeligi Azaltacak Tepkiler Vermeyi ögrenme)
  • Stabilizasyon (Akiciligi Günlük Hayata Yayma)

Akiciligi Sekillendirme Teknigi (Fluency Shaping Technique)

Modifikasyon tekniginin hedefi kekemeligi modifiye etmek iken, shaping teknigi için asil önemli olan konusmanin akiciliginin sekillendirilmesidir. Bunu yaparken klinikte davranisi sekillendirecek bir ya da ikili kombinasyonlar kurarak akiciligi olusturmaya çalisirlar. Hasta sistematik ve spontan sekilde, konusmada akiciligi artirmaya yönelik tepkiler vermeyi ögrenir. Shaping tekniginin ilk temsilcisi Bruce Ryan’dir (1974). Ryan programini; konusmadaki akiciligi artirmak üzerine kurdugunu açiklamistir. Bunu DAF programi ile (Sesi Gecikmeli Geri Verme) ; hastanin konusmasini yavaslatip, frekansini düsürerek, hastaya tekrar vererek yapmistir. DAF programi, kisiye kolay, rahat kekelemeyi ögretmez. Bunun yerine öncelikle akiciligi olusturma ve günlük hayata transfer etmeyi saglama üzerine kuruludur.

Shaping Tekniğinde Kullanılan Araçlar ve Yöntemler

  • Delayed Autodory Feedback (Sesi Gecikmeli Geri Verme)Maskeleme (Hastaya kulaklık ile 60 dB White Noise verilir.)
  • Koral okuma-konuşma
  • Ritmik Okuma ve Konuşma (Metronom)
  • Heceleri uzatarak konuşma
  • Kelimelerin başına vokal ekleme
  • Fluency Master (Programlanmis uygulama)
  • Dr. Fluency (Digital Programi)
  • Vurgu yöntemi

Rahat solunum teknikleri

Lidcombe Programının Felsefesi Sorunun nedenlerine bakmaz. Müdahale ve kekemeliğin özelliklerine ilişkin hiçbir şey söylemez. Terapi doğrudan sorunlu konuşmaya yöneliktir. Sürekli ve düzenli konuşma ölçümü yapılır. (Sayılabilirlik büyük önem taşır.) Terapiyi destekleyecek; klinik ve amprik araştırmalar yapılır. Her çocuk ve ebeveynin sorununa yönelik olarak bireyselleşmiş program hazırlanır.

Lidcombe Programının Temel Sayıtlıları 

  • Eğlenceli olmalı
  • Kekelenen konuşmayı elemeli
  • Akıcı konuşmaya odaklanılmalı
  • Başarı- sonuç için bilimsel göstergeleri olmalı
  • Kuramsal bir temeli olmalıdır.

Lidcombe’da;

  • Terapi süresince; çocuk akıcı konuşmaya özendirilmelidir.
  • Eğlenceli ve bol konuşacağı, akıcı konuşma ortamları yaratılmalıdır.
  • Bu etkinliklerin sonunda da; soyut ya da somut ödüller verilmelidir.
  • Terapide düzeltme ve ödüllendirme uygun zamanlarda olmalıdır.
  • Terapi sırasında vaatlerde bulunulmalıdır. Çocuğun günlük hayatına yönelik küçük, basit şeyler vaat edilmelidir. (Sevdiği programı izleme, sevdiği yemeği yapma, birlikte sinemaya gitme…)

Entegre Bakış Açısı

Bazı klinisyenler tek yöntemin kullanılmasına inanırken, diğerleri tüm bakış açılarının birleştirilmesinden yanadır.


Hastanın durumuna uygun seçeneği belirlemek eğitimci işidir. Kişi için neyin daha uygun olacağı tartışılıp gerekirse tek teknik gerekirse entegre terapi teknikleri uygulanabilir.